Çocuğunuza “Ödevlerin bitti mi? Hadi ders çalış!” derken aklınızdan bu soru geçiyor mu?

“Ders çalışmak zevkli olabilir mi?” Aslında olabilir. Eğer, anlamadığınız bir konuyu bir çırpıda anlıyorsanız, öğrendiğiniz bilgileri günlük hayatta kullanmayı başarıyorsanız, ders çalıştıktan sonra kendinize zaman ayırabiliyorsanız, elbette zevkli olabilir.


Çocuğunuzu düşündüğünüzde, onun mutlu olmadan ders çalıştığını kim bilir kaç kez gözlemlediğiniz aklınıza takıldıysa; bu işte bir yanlışlık var demektir. Onu, çalışma masasından uzaklaştıranı bulmanız gerekir.
Ders çalışmanın bir zorunluluk olduğunu düşünen, sınavlar başladığı anda sadece sınavlara yönelik ders çalışan çocuklar, öğrenmenin keyfine varamamış demektir. Onların dilinden anlayacak yöntemleri, çocuklarınıza sunduğunuzda ders çalışmanın keyifli hale geldiğini siz de fark edeceksiniz.
Eğitimin yeni dinamiğinin teknoloji olması ile birlikte; değişen dünyanın öğrenme şekillerine en çok dijital eğitim ürünlerinin uyum sağladığını görüyoruz. Teknolojiyi en iyi şekilde kullanmayı bilen yeni nesil, derslerini yüksek görsel kalite ve etkileşimli uygulamalarla çalışmaktan zevk alıyor. Onlar için çok boyutlu öğrenme ortamları önemli.
Sayfalarca kitap okumak yerine bir animasyon izlemek ya da sanal bir deney yapmak; interaktif alıştırmalarla sonuçları anında görebilmek yeni dönem öğrencilerinin gözdesi. Çünkü, derslerini hızlıca tekrar ettiklerinde ve öğrendiklerinden emin olduklarında kendilerine zaman ayırabildikleri için mutlu oluyorlar.
Velilerin, çocuklarının eğitim hayatlarına değer katması için etkileşimli, deneyimleyerek öğrenmeye olanak tanıyan, kalıcı bilgiye kolay ve hızlı erişim sağlayan dijital eğitim çözümlerini çocuklarına sunmaları gerekiyor. Burada önemli olan ise, bir sürü kaynak içerisinde en güvenilir, uzmanlarca hazırlanmış, öğrencinin amacına uygun olanları bulup öğrenciye sunabilmek.