Hippocrates (Hipokrat) tüm hastalıkların bir nedeni olduğu düşüncesini geliştirerek modern tıbbın ve doktorluk mesleğinin doğuşunu hazırlamadan önce insanlık; hastalıkları ruhani, doğaüstü güçler, kötü büyüler ve uğursuzluklar tarafından tezahür ettirilen saldırılar olarak algılamaktaydı. Bu yüzden hasta olan insanlar; daha mistik belki de bugünün alternatif tıbbını teşkil eden yöntemlere, büyü bozmalara, hurafelere, bilgelerin tavsiyelerine uyarak iyileşmeyi umut etmekteydiler. Baş ağrısı çeken bir migren hastasının kafasını kazıtıp bu ağrılardan kurtulduğuna inanması gibi placebo etkisi adını verdiğimiz, beynin odaklanılan hisse göre gereken hormonları salgılama becerisinden istifade ile iyileşme hikayeleri mevcuttur.
Hastalıkların tıbbi bir neden sonuç ilişkisi içerisinde incelenip insanları sağlıklarından eden faktörlere yoğunlaşmak şifa ve ilaç bilimlerinin gelişmesini de beraberinde getirdi.Parmenides tarafından kurulan ve bugünkü eczacılık sektörünün ana kaynağını teşkil eden ilaç bilimi ile doğadaki şifalı bitkiler ve kimyasal karışımlarla hastalıkların sona ermesini mümkün kılan hatta hastalıklar meydana gelmeden savunma sağlayan tedbirler ortaya kondu.
Bu tür disiplinlerin geliştirilmesi ile bu hassas disiplinler üzerinde uzmanlaşan, bilgi ve tecrübe edinen insanlara ihtiyaç duyuldu. Çok sayıda ilaç karışım ve tedavi çeşitlerinin toplumun her kesiminden hastalığa yakalanan insanlar tarafından bilinmesi, doğru miktarlarda, gereken dozlarda kullanılması oldukça zordu. Doktorluk mesleği tam da bu noktada uzman bir fikir ve ehil bir elle tedavi olunması için insanlığa sunulmuş büyük bir hizmet olarak öne çıktı. Bu mesleğin insanlığa ne kadar gerekli olduğunu anlamak için dünyada en çok hayat kurtaran kişi olarak tarihe geçen Edward JENNER’in mesleği ve yaptığı işin ne olduğuna odaklanmak yeterlidir. Edward JENNER tarihte en çok ölüme (özellikle çocuk ölümleri) neden olan hastalıklardan birine, çiçek hastalığına karşı bağışıklık kazanmayı sağlayan çiçek aşısını bularak en çok hayat kurtaran insan ünvanını elde etmiştir. Bugün bile bu hayati fayda devam etmektedir. Çünkü çiçek hastalığı ölümcül bir illet olmaktan çıkmıştır.
İnsanların doktora gitme ihtiyacının bir hastalığın ölümcül olması kadar şiddetli olduğu durumlarda yani ölümcül hastalık durumlarında bu iyileşme arayışı manevi bir kaybın engellenmesi, ailelerin, sevenlerin birlikteliğinin ölümle ayrılmaması gibi bir hayatta kalma, hayatta tutma mücadelesiyle de ilintili hal almıştır. İnsani bir isteğe cevap olarak toplumların manevi kayıplar vermemesini sağlamak doktorluk hizmetinin en güzel nimetlerindendir.