Arkası yarın diye başlattığım hikayenin on beşinci ve son bölümüdür.
Ada, heyecanla telefonu cevapladı. Artık hissettiklerini gizleme işini Ali'ye karşı daha az yapıyordu.
"Neden bu gece geç aradın” diye sormak istedi, ama kendinde o hakkı göremedi. Bir adları yoktu sonuçta henüz.
Bir yandan da neden görüntülü aramadığı sorusu beynini kemiriyordu. Bu sefer nerede olduğunu görmesini istememiş miydi yani…
Terliklerimle gelsem sana
Her telefonda konuştuklarında Ali ya sahilde oluyordu ya da sokak aralarında yürüyüş yapıyordu ve arkada illa ki bir müzik sesi geliyordu. Bu kez sadece sürüklenen bir bavulun tekerleklerinin sesi vardı arkada. Üstelik o ses gittikçe yaklaşıyor gibiydi. Ada delirdiğini düşündü. Ali bir şeyler anlatadursun, tekerleklerin sesi sanki Ada'nın sokağında çınlıyordu…
Ali sonunda dayanamadı:
"Ben üzerime düşeni yaptım, hadi sen de bir adım at” dedi.
Ada şaşırmıştı.
"Anlamadım, ne demek istiyorsun?” dedi, sesi titriyordu. Bir yandan da çoktan kapının önüne çıkmıştı. Artık sadece kalbiyle hareket ediyor gibiydi. Aklı bu işin içinde olsa, Ada buralara kadar gelemezdi.
Ama Ali gelmişti. Üstelik şarkıda dediği gibi terlikleriyle gelmişti, sonunda aşkı bulmuş gibiydi.
Uzun ve anlamlı bakışlar
Ada hiç şaşırmamıştı bu sefer. Hissettiği, gözlerinin içine bakan adamın ömürlük oluşuydu. Koşup ona sarılmak istedi. Ama yapmadı. Bir süre durup göz göze kaldılar ve Ada eve doğru yürümeye başladı. Ali de bavulunu sürükleyerek arkasından gitti.
Bu sessizlik artık onların anlaşma biçimi olmuştu…
Eve dönüş
Ada, Ali'nin eve dönmesinden memnundu. Uzun uzun konuştular. Ali ne çok özlediğini söyleyip durdu.
Ada bir ara onu yolundan döndürdüğü hissine kapılıp yine kaçmalara yeltenecek olsa da, Esma Sultan'ın sesi çalındı kulağına. Öğütlerini dinlemeye karar verdi. Zaten artık kalbini de susturamıyordu.
Aslında Ali bütün yazı Bodrum'da geçireceği bir iş için gitmişti. Ada'ya işlerin planlandığı gibi gitmediğini söyledi. Anlaşamamışlardı işte, içi rahat etsindi. Evine, Ada'ya dönmek istediği için anlaşmadan vazgeçtiği gerçeğini kendisine saklamıştı…
İkisi de yorgun hissediyordu. Yorgun, ama huzurlu… Derin bir uykuya daldılar. Yeni bir hayat başlıyordu artık...