Eski zamanlarda Hint imparatoru, Pers imparatoruna yanında bir mektup ile bir satranç oyunu hediye etmiş. Mektubunda oyunla ilgili hiçbir açıklama yapmazken şöyle bir mesaj yazmış:

Pers imparatoruna;
Kim daha çok düşünüyor,
Kim daha iyi biliyor,
Kim daha ileriyi görüyor ise
O kazanır.
İşte hayat budur…

Pers imparatoru döneminin en alim veziri olan Büzur Mehir ile bu mesajı paylaşarak, ondan oyunu çözmesini ve kendisinin de karşılık olarak Hint imparatoruna hediye edilmek üzere başka bir oyun icat etmesini ister.

Vezir haftalarca çalıştıktan sonra gönderilen “satranç”ın her taşının hareketini ve oyun stratejisini çözer, sonra da 10 günde “tavla”yı icat eder ve imparatora sunar.

Pers imparatorunun baş veziri Büzur Mehir tarafından 1400 yıl önce tasarlanan tavla oyunu, dünyanın en popüler oyunlarından biridir. Zaman kavramından ilhamla tasarlanan bu oyunun zamana böyle direnmesi son derece etkileyicidir.

Senenin birliği olarak tavla 1 tanedir.
Tavlanın içindeki karşılıklı 6’şar hane, 12 ayı temsil eder.
15 açık 15 koyu renkli pul, ayın 15 gece 15 gündüzünü simgeler.
Karşılıklı 12’şer hane günün 24 saatidir.

Hint imparatoruna tavla oyunuyla birlikte göndermek için söyle bir mesaj hazırlanır;

Hint imparatoruna;
Evet kim daha çok düşünüyor,
Kim daha iyi biliyor,
Kim daha ileriyi görüyor ise
O kazanır.
Ama biraz da Şans’tır.
İşte hayat budur.

(Bu hikaye Ferit Ferhangil ” Kendi kutup yıldızını bul” adlı kitaptan alınmıştır.)

Şans ne anlama gelir?
Bugün farkındalık yolculuğunda “Şans”ın ne anlama geldiğini konuşalım istiyorum. Bu sebeple sizleri sevdiğim ufak bir hikaye ile konuya hazırlamak istedim.

Sizce de hayatta kazanmak için şansa ihtiyacımız var mıdır?

Şans’ın sözlükte yazan anlamına bakacak olursak;

Şans: Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç, baht, talih, felek. Bir olayın olabilirliği. Bir kimsenin bilgi ve emeğinden çok rastlantı sonucu elde ettiği elverişli durum olarak tanımlanıyor.

Öncelikle sözlük anlamına katılmadığını belirtmek isterim. Kişi eğer farkındalık yolculuğundaysa yani yaşamının sorumluluğunu eline almış ve olanın farkındaysa artık bu kişi için rastlantısal olay diye bir şey yoktur. Kişi artık zemininde istediklerini yaratmaya başlamıştır.

Hayattaki enerjilerimiz bizim durduğumuz zemindeki bilinç boyutuna göre değişir. Dışarıdaki olaylarda bizim bulunduğumuz zemine gelen diğer enerjilerdir. Bunları yaratan da, hayatımıza çeken de biziz. Kendinizi dev bir mıknatıs gibi düşünün, bu mıknatısın enerji frekansı hangi boyuttaysa hayatınıza çektiğiniz deneyimlerde o boyutta olacaktır.

Şanslı olmak ne demek?
Hayatta her şey bir enerjidir. (Bu konuyla ilgili Pozitif düşün, pozitif yaşa! , Mucizeler yaratın! yazılarına bakabilirsiniz.) O zaman Şans dediğimiz şey de bir enerjidir. Biz eğer bulunduğumuz zeminde bunu yaratabilecek, hayatımıza çekebilecek bir noktadaysak, o zaman şanslı oluyoruz.

Başımıza, 'mucize bu, çok şanslıyım' dediğimiz şeyler gelmeye başlıyor.

Aslında olan, farkındalık durumunda kendi yarattıklarımızın karşılık bulması, farkında olmadığımız durumda da bilinçaltımıza ektiklerimizin sonuçlarını yaşamaktır.

Bilinçaltına nasıl ekim yapıyoruz?
Sürekli tekrarladıklarımız, bir süre sonra yaşanan olaylar karşısında durumumuzu belirliyor. Yanı evrene verdiğimiz mesajla kendi kendimizin frekans ayarını yapıyoruz.

Şimdi bu bilgiler doğrultusunda söyleyin bakalım, siz hangi tarafa daha çok ekim yapıyorsunuz.

Olumsuz deneyim çağıran ekimler;
Bende de şans olsaydı. / Bende ki bu şansla ben çöldeki kutup ayısı olurum. / Kör talih / Çok şansısım. / Benim şansım hiç yoktur…

Olumlu deneyim çağıran ekimler;
Şansım yaver gitti. / Çok sanslıyımdır. / Her zaman dört ayak üstüne düşerim. / Ben çok ballıyımdır. / Tuttuğum altın olur…


Hayatınızda şansı yaratmanız ve keyfine varmanız dileğiyle.

Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz
Yaşam koçu